24 Ağustos 2010 Salı

Masaüstüne Organizer Yaptım...






        Banu abla buna organizer demeyelim diyor hep. Ama aklıma ilk organizer geliyor, hatırlaması kolay. Öbür türlü ne diyeyim bilmem; toparlayıcı hoş olmuyor, düzenleyici ? bilemedim işte:)) Her aşaması tamamen spontane gelişmiş birşey oldu. Bunlar ne kutusu mu buyrun siz görün.



           Tıkanan lavabolar benim sinirimi bozar. Onun için sık sık alır dökerim bu lavabo açıcılardan. Şimdiye kadar atardım kutularını çok ince ve cansız, birşey olmaz bundan diye. Ama her fikrin olgunlaşması için zaman gerekliymiş demek ki. Bu sefer atarken kıyamadım. Git gide çöpçü olduk ya. Bir dolap ağzına kadar çöple dolu değerlendirilmeyi bekliyor:)) Ne yapabilirim derken buldum.

Malzemelerim bir çantanın içinde duruyordu. Ve her lazım oldukça çıkarmak toplamak pratik olmuyordu.
Onları düzenlemek için olur bu kutular dedim ve çalışmalara başladım.
   Kapaklarını kestim önce. Alt kısımdaki kapakları yapıştırdım. İçine birşey koyup çıkardıkça açılmasın diye. Beş tanesini bir araya yapıştırdım. Etrafını kalın mukavva ile kaplayınca sapasağlam bişey oldu. Sonucu beğenince beşli yetmez deyip gidip bir beş kutu daha aldım. Nasıl olsa kullanırım ilerde diye. Onlarada aynı işlemi yaptım. Birbirlerine yapıştırınca aradaki bölmelerde sağlamlaştı biraz. Böylece her malzememi ayrı bölmeye koyabilecektim. Süper bir düzene kavuşacaklardı.

















Malzemelerin bolluğu açısından ikinci bir beşli kutu olayına burda karar verdim:))


Arada ayrıklık kaldı diyebilirsiniz onuda bir karton parçasıyla kapadım.



Vee kaplama olayı. Kitaplığımın rengine çok benzeyen kağıtla kapladım ve sevdim bu halini:))









Üst kısmına silme gelecek şekilde kapladım içe kıvırmak zor olacaktı bölmeli olduğu için. Tabi üstün görüntüsünü böyle bırakmadım. Boyutlu simli boyam ile geçtim.











Ve bu da vazifeye başlamış hali:))













   İşte malzemelerin daha önceki mekanları.




    Ve yeni mekanları. Bu çok daha pratik oldu. Lazım olan tüm malzemelerim hemen elimin altındalar artık. Ben sevdim bu sonucu. Sizce nasıl olmuş:))

19 Ağustos 2010 Perşembe

Bal Gibi Nikah Şekeri :))






             Kardeşim bir arkadaşının nikahına gitmiş. Nikah şekeri olarak bu minik kavanozda reçeli dağıtmışlar. Başlıkta bal dedim ama başlık öyle daha yakıştı diye öyle dedim. Benimde böyle orjinal şeylerden hoşlandığımı bildiği için bana göstermek için saklamış sağolsun. İlginç geldi bana, ilk feda gördüm böylesini:)) Yani nikahlarına gelip dönen herkesin ağzında tatlı bir lezzet kalacak. Ağzına bir parmak bal çalmak deyimi de cuk diye oturur buna şimdi. Ama hoş düşünmüşler. Beğendim fikri. Sizede göstermek istedim. Evlenen çifti tanımıyorum ama Allah mutluluklar nasip etsin. Reçel tadında bir ömür geçirsinler inşallah :)


















Evde bile yapılabilir bu tarz bir nikah şekeri. Bir tencere reçel, ufak kavanozlar, biraz tül, kurdela ve inci...
Daha yemediğim için tadı nasıl bilmiyorum ama görünüşe göre kayısı reçeli. Ben çok reçel yiyen biri değilim. Ama şimdiden o sevimli şişesine göz diktim. Ne yapabilirim diye. Resimlerde ufaklığı belli oldu mu bilmem ama minicik bişey:) En iyisi reçeli bir an önce eşime yedirip şişeye el koymak:))

DİPNOT: Bu aralar çok sesim çıkmasada, devam eden bazı projelerle uğraşıyorum. Kimi o an aklıma gelip gerçekleştirdiğim kimi de planlı olarak devam edenler. Bittikçe yayınlamaya başlıycam inşallah. Allah oruçlarınızı eksiksiz noksansız kabul etsin. Hayırlısıyla bayrama da ulaştırsın hepimizi. Allaha emanet olun. Sağ ve sağlıcakla kalın...

15 Ağustos 2010 Pazar

Rüküşlükten Kurtardığım Mektup Kutum...

  

           Hatırlarsanız kapıma mektupluk yapmıştım. Son ana kadar herşey güzeldi ama son anda üstüne kondurduğum o kırmızı çiçek bütün karizmasını çizmişti :)) Sökücem demiştim söktüm :)



            Daha önce kozalaktan süs yaparken boyadığım kozalaklardan artanlar vardı. Onları üzerine yapıştırdım. Üçlü bir şekilde. Böylece biraz kalbi de andırdı şekilleri.



       Ama biraz sade göründü gözüme.  Sprey vernikle vernikledikten sonra ortalarına çörek otu döktüm:)) Zaten bereket verir derler. Bizde nişanda giden bohçanın içine bile serpiştirirler. E bereket evin giriş kapısından  başlasa fena mı olur dedim. Sonucu ben beğendim. Böylece önce çizilen karizması bir nebze de olsa yerine gelmiş oldu:)) Siz ne dersiniz?








9 Ağustos 2010 Pazartesi

Süt Kutusunu Geri Döndürdüm :-)

             

                 Uzun zamandır internette sorun yaşıyorum. Benim bilgisayarımdan mı kaynaklanıyor yoksa genel bir sorun mu bilmiyorum. Sayfaları açmıyor. Sürekli web sayfası görüntülenemiyor yazısıyla karşı karşıya kalıyorum. Artık çıldırmak üzereyim. Bu nedenle bloglarınızı takip edemiyorum. Neler yaptınız merak ediyorum. Umarım çözülür bu sorun. Bir hafta izindeydik ve eşimin halasının nişanı vardı. Gittik nişanı yapıp döndük:)) Allah mutluluklar versin çiftlere. Bende gitmeden önce yaptığım ama yayınlayamadığım geri dönüşüm organizerimi sizlerle paylaşıyorum şimdi. Buyrun seyredin...







                 Tamam kabul ediyorum en üstteki beyaz karton güzel durmadı. Ama napayım karton çok sertmiş istediğim şekle sokamadım. Daha yumuşak olaydı sözümü dinlerdi:)) Zaten maksat denemekti. Denedim mutluyum. Nette görmüş yapılacaklar listeme eklemiştim. Bizim evde çok tüketilir süt ve meyve suyu. Eşim çay sevmez. Kahvaltıda, yemeklerde, akşam tv karşısında otururken sürekli meyve suyu içer. Gece de  uykudan kalkıp süt ve bisküvi yer yatar. Değişik bi huy:)) Alışveriş yaparken görmelisiniz bizi. 8-10 tane meyve suyu 4-5 süt alırken kasiyer savaş mı çıkacak der gibi suratımıza bakıyor:))

                Neyse sürekli bu kutuların çöpü çıkar tabi evde. Her attıkça acırım böyle işe yarayabilecek şeyleri. Bende böyle bir deniyim dedim. Meyve suyu kutusundan cüzdan yapımını da denedim. O da oldu  ama pek beğenmedim. Çok fazla geri dönüşüm oldu. Kullanmayı tercih etmiyeceğim için fotoğraflamadım. Ancak çocuklarla birlikte yapılıp eğlenilebilir. Şimdi Kocaeli belediyesi geri dönüşüm bidonları koydu; artık atmaktan kurtuldu bu kutular.  Yapımını aşama aşama fotografladım. Buyrun bakın.





Bir tarafını ortasından çizdim. Yanları çapraz şekilde, arkasını daha yukardan çizdim.









Ortası değil diğer tarafından kestim. Ortasından çizdiğim tarafa kıvırdım.








     Havlu peçeteyi yırtıp tutkallayarak tüm kutuyu kapladım. Bir gün kurumaya bıraktım. Ertesi gün de boyadım. Sert ve sağlam oldu.











Üst kısmına beyaz karton yapıştırıp güzelleşsin istedim. Karton sert olduğu için hiç istediğim gibi olmadı. Ama bana yeter dedim:)) Minyatürle uğraşırken bir sürü ufak tefek parçalar artıyor elimde. Düşüp kaybolmasınlar diye içine atıyorum iyi oluyor. Bunun için normal, herhangi bir kutu da kullanabilirdim. Neden bu kadar uğraştım derseniz? Bilmem ki deli miyim neyim:)) Sonuç ne olursa olsun böyle şeylerle uğraşması zevkli zaten. İnanın sonuç; yaparken eğlendiğim kadar eğlendirmiyor beni :))  Sağlıcakla kalın...