30 Haziran 2013 Pazar

MİNİK BEBEĞİM BÜYÜYOR.




Herkese Merhabalar.

          Tam 8 ay olmuş. Ben iyiyim. Bebeğimi kucağıma aldım. O da iyi çok şükür. Her şey yolunda giderek 6. aya girdik. Boş vakit diye bir şey kalmadı hayatımda. Boş vakitlerimin bir kısmı bekarlık yıllarımda, kalanı da evli ama çocuksuz yıllarımda kaldı.  Ev hanımı annelik bir hayli zor iken, şimdi iş hayatına da atılıyorum. Allah yardımcım olsun. Yarın iş başı yapıyorum. Bana şans dileyin rica ediyorum. Bloğumu özlüyorum, sizi, yaptığınız güzel işleri izlemeyi, hobilerimle uğraşmayı özlüyorum. Sanırım uzuun bir süre özlemeye devam edeceğim. Hem anne olup, hatta çalışıp bir de blog yazan hanımlar çok. Onları tebrik ediyor, saygı duyuyorum ne diyeyim. Darısı başıma diyeyim.

          Resim geçmişten biraz. Kızımın eli daha da büyüdü:) Artık uzun kollu giymek de ne. Atletle bile terliyor benim  bir tanem. Ama resimleri seçecek kadar vaktim yok. Zaman bulursam tümden resmini de eklerim.

      Anne olunca çok şeyi daha iyi anladım. Fazla zamanım yok. Çok güzel cümleler kuramayacağım ama aklıma gelenleri bir kaç cümleyle ifade edip kaçıyorum:


Anne olmanın dünyanın en güzel ama en zor olayı olduğunu anladım...

Anne olunca insanın kendinden vazgeçtiğini, her şeyden önce evladının rahatının, huzurunun, sağlığının  geldiğini anladım. 

Baba olmanın ne kadar kolay olduğunu, evladını sevip, oynayıp, sıkıldığın anda veya ağlamaya başlayınca bu acıktı diyerek annesine satabileceğini :) anladım.

Boş vaktin ne kadar değerli olduğunu anladım.

Kendinden daha çok sevebileceğin, ona gelecek hastalığın, kazanın kendi başına gelmesi için dua edebileceğin bir insan olabileceğini anladım.

Onun kokusunun cennet kokusu olabileceğini anladım. 

Güldüğünde dünyaları sana verseler bu kadar mutlu olamayacağını anladım.  

Ağladığında canından, tam bağrının oradan bir sızının bütün vücuduna yayılabileceğini, o an dünyanın en mutsuz insanı olabileceğini anladım. 

Anne hakkının asla ama asla ödenemeyeceğini,  henüz hayattayken gidip ayaklarına kapanıp helallik almak gerektiğini anladım. 

Tüm zorluğuna rağmen dünyanın en güzel duygusunun "bu duygu" olabileğini anladım.



Allah dileyen isteyen herkese yaşatsın bu duyguyu. Hep bu şekilde dua ediyorum zaten. Tekrar görüşünceye kadar sağ ve sağlıcakla kalın.

HOŞÇAKALIN...





9 Kasım 2012 Cuma

Bebek Hediyeleri...







           Uzun zamandır yazı yollayamadım, farkındayım. Kendi hamileliğim başladığı için ara uzadı, ilk günler biraz sıkıntılı geçti. Tansiyonum sürekli düşüyordu. Daha sonra toparlandım ve bizden birkaç ay önce doğacak olan yeğenimin bebeğine bu süsleri yaptım. (Keşke lohusa tacını da mavili yapsaymışım dedim bu resmi görünce. Orjinali kırmızı diye kırmızı yaptım ama çok sırıtmış bu kadar mavinin içinde.)

          Ama sonra telefonumun bilgisayar bağlantı kablosunu bulamadım. Yapım aşaması resimleri içindeydi. Ve hala da bulamadım hatta. Bu evin içinde bir yerde ama nereye koydum bulamıyorum. Bunlar fotoğraf makinasında olanlar. Bunları hepsinin yapımları bittikten sonra, hediye edilmeye yola çıkarken çektim. Onun için yapım aşamaları yok malesef. Bulsam aşamaları da eklerim inşallah. Hadi ara daha fazla uzamadan bu şekilde ekleyeyim dedim bu seferde bloğa yazı ekleme sorunu çıktı. Ne yaptıysam halledemedim. Çok şükür onu da Bahar006 arkadaşımın yardımı sayesinde hallettim.  

       Ve dayımın kızının şu an iki aylık olan oğlu için yaptığım bebek hediyelerini ancak paylaşıyorum. Bol fotoğraf eşliğinde.



 Yapımını artık otomatiğe bağladığım BEZ PASTASI...  Elim çok alıştı yapa yapa:) Yine üzerinde bebe şampuanı, biberonu, emziği, badisi, mama önlüğü, çorapları, ağız mendilleri, oyuncak ayısı ve isim kartı var. 

























        


                    İkramlık BEBEK KOLONYASI. Sürekli kullandığım saç spreyimin şişesini kolonya doldurarak, kurdele, tüller, yapma çiçek ve şeritlerle süsleyerek yaptım gördüğünüz gibi.











         Metal kısmı satın alıp, kurdelelerle yaptığım  LOHUSA TACI... Ortasındaki hazır güller beyazdı, Kırmızı bulamayınca beyaz çiçekleri kırmızıya boyayıp sime batırarak yaptım:)


















              Tülden yaptığım HASTANE ODASI SÜSLERİ. Hastane yatağına bağlanması için yaptım.











ANI DEFTERİ VE KALEMİ. Çizgisiz defter ve kalem alıp kendim süsledim.












           Tek hazır aldığım şey KAPI SÜSÜ oldu. Üşendim mi, malzeme aramayı mı dert ettim kendime bilmem. Hazır görünce aldım işte.







   Ve kendi ellerimle yaptığım BEBEK ŞEKERLERİ ve SEPETİ.  Sepeti aldığımda iç beyaz astar kumaşından başka bir şey yoktu üzerinde. Etrafını fırfırlı tüllerle süsledim. Saplarına kurdele sarıp tülden yaptığım ve ortasına inciler kondurduğum çiçeklerle tamamladım.









Minik BEBEK ŞEKERİ SEPETLERİ'ne gelince; onları da havlu peçete rulolarından yaptım. Ruloları 3 cm eninde kesip altını kartonla kapattım. Beyaz kumaş parçasından içine astar koyup ince kurdele ile sap yaptım.





Çevresine beyaz kurdele sarıp, mavi fırfırlı tülle sepete dönüştürdüm.













            Tabi böyle kalamaz. İçine şeker ya da çikolata koyunca sarmak için uygun boyutta tüller ve kurdeleler kesip hazırladım. Bağlamadım çünkü ben götürürken doğuma bir süre vardı daha. Ve hava çok sıcaktı o günlerde. Çikolatalar eriyip kumaşı kirletmesin diye o kısmı yeğenime bıraktım. İsim kartı da yapacaktım ama doğacağı tarih belli değildi. Onları ne yaptılar hallettiler mi bilmiyorum.
















                   Ve böyle işte bu hikaye de. Çok beğendiler. Çok sevindiler. Güle güle kullansınlar. Şimdi iki aylık olmaya yakın topaç gibi bir oğlu var. Allah analı babalı büyütsün. En güzel günlerini göstersin. Allah isteyen herkese de nasip etsin...



          Bir sonraki  postta  benim kızımınkileri paylaşmak üzere bu seferlik bu kadar. Ama terzi kendi söküğünü dikemez derler ya, o hesap.  Hamile iken, karnım burnuma gelmiş nefes alamaz olmuş, bacaklarıma kramplar girmeye başlamışken; elde yapmam mümkün olmadı. Benimkilerin hepsini hazır aldık. Allah sağlıkla kurtarsın ikimizi de. Bu son aylar zormuş gerçekten.  Sağ ve sağlıcakla kalın. Hoşçakalın...